30 Mart 2013 Cumartesi

am-ık

ne de aptalsın abdal, tam bir bey almış sonuna bey bay sokaktan velasıl

4 Mart 2013 Pazartesi

O-'yum(n)



Her yerdeydi adam. Sağda, solda, önde, arkada. Sobeydi hem de.  Kız kaçsa, adam peşindeydi. Iki binalı saklambaç oynuyorlardı. Kim kimden nasıl saklanıyor kimse anlamıyordu. Adam anlıyor muydu onu da bilmiyordu kız. Saklanamıyordu ki. En küçük hallerinin saklambaç oynamaları gibiydi. Anneannenin eteği altına saklanıp bacakları dışarda bırakırdı ya insan, öyle yaparcasına kolunu sokuyordu bir odaya ama başını dışarda bırakıyordu. Zaten başıydı mühim olan, gözleri başındaydı çünkü hala. Gözlerini kapatabilseydi aslında, ‘tıp’ oynarlardı galiba. Onca kalabalık içinde oynuyorlardı bazen. Elim sende diyordu adam, tutuyordu elini, ama oyundu o, kimseden çekinmeye gerek yoktu. Yakacaktı top, kaçamıyordu kız. Öyle renkliydi ki ikisi de, istop mümkün değildi. Yerden yükselmeseydi zaman zaman, muhakkak düşecekti adama. Düşen düşmüştü çoktan ama, adam davuldu zurnaydı birdi ikiydi üçtü. Tek bir hile vardı oyunda; adam çoktan eşleşmişti davette dansa.